Tecrübe

    Siz hiç içinde sevdiğiniz olan bir kefeni yavaşça salıverdiniz mi toprağa ? Sonra sekiz tahta üstüne toprak attınız mı kürekle ? Ardından bir fatiha okuyup yüreğinizde hissettiniz mi varlığını ? Anımsayabildiğiniz ne varsa anı diye saklayıp korumaya , yaşatmaya çabaladınız mı hiç ? Yitirdiniz mi ama yine de birazını ? Acıdır.. Ben yaptım.

    Devingen duygular, düşünceler beslerken her an içimizde, devinimi hızlandıran, kimi zaman da yavaşlatan bir etki yarattı bu tecrübeler zinciri. Kılı kırk yaran bir titizlik yaratırken kimi zaman, kimi zaman da hiç geçmesin dediğimiz ama rüzgar gibi geçip giden anların içine saklanmışlığın hissini uyandırmaktan da hiç çekinmedi ve yaşamın çoğu acı ögesi gibi arsızdı biraz. "Ah zavallı ben , arsızlıktan az mı çektim ?" diye düşünür de böyle zamanlarda saplanıp kalırdım bir müddet, müddetin hakkını verirdim. Müddet hakkını alır giderdi ben kalırdım.

     Sıkılırdım sonra birden, "Neyse iki insan içine çıkayım." deyip insanlara bakardım ve ne göreyim heyhat... Nefesler en güzel sesleri bastırmak için yarışta, gözler denizin ve gökyüzünün mavisini, ağaçların yeşilini sömürüyor, kulaklar kuşların cıvıltısını, rüzgarın soluğunu vakumluyor adeta ve sonra el birliği ile yer yüzünü karartıyorlar, gece oluyor. Şahit olmak diyorum bazen , ne kadar da acıtıyor insanı...

    Çocukluğumda dinlediğim masallara değişmeyi heves ettiğim günler yaşadım ben bi aralar. "Artık masal anlatacağım vakit mi yaklaşıyor bilmem." derdim kendi kendime.Derken denizin ve göğün mavisi belirirdi yavaştan , ağaçların yeşili , kuşların cıvıltısı ve rüzgarın nefesi sarmaya başlardı her yanı. Kalem bedenini çekerdi kağıttan...

Yorumlar

Popüler Yayınlar